Şu soğuk kış gecelerinden içimi bir özlem bastırdı. Hani şu 500 kilo ağırlığındaki baklava desenli ( Nevresim olmadığı zaman parlak pembe yada altın sarısı kaygan bir kumaşı oluyor ) anneanne evindeki beton yorgan var ya, işte ona hasret kaldım sanırım. Her anneanne/babaanne evinde bunlardan vardır diye düşünüyorum, default olarak geliyor çünkü.

Benim çocukluğum sobalı evde geçmişti, sobalı evde büyüyen herkes bilir bu anneanne yorganı içerisine girip, geceleri yatarken tavanda sobadan yansıyan alevlerin görüntüsünü izlemedeki huzuru.. Tavandaki ışıltıyı izleyerek, sobadan gelen alev sesiyle uyuyup kalmak… Çünkü en güzel uykuları o yorgan altına geçirdiğimi düşünüyorum. Siyasetten, her türlü üzüntüden uzak tek derdimizin yorganın içinin çabuk ısınması olduğu zamanlardı.

Artık nostalji gibi geliyor o anneanne yorganı bana. Onun ayrı bir kokusu olur misafirden misafire kullanıldığı için. Küçükken de hep o yorganla yatardım. Bi tane de Casio marka saatim vardı, yorganın altına girip keşif gezilerine filan çıkardım. Zira öyle büyük gelirdi ki bana. Yatmadan önce de yorgana şekil verip o boşluklara girerdim, yattıktan sonra altında şekil vermek imkansız oluyordu. Hele üst kısmında yer alan kaygan saten yerde soğuk soğuk ayaklarını kaydırmaktan aldığım mutluluğu şimdiki yorganlarda bulamıyorum.

Bence basit bir şey değil bu anneanne yorganı, biraz da teknolojik yanı var. Çok geç ısınan, çok geç soğuyan bir yapıya sahip. Öyle ki yataktan çık birkaç gün gez gel içine gir halen ısısını muhafaza ediyor. Dışarıya buzul çağı gelse yinede insanı boncuk boncuk terletir. Isınma giderlerini de ciddi oranda da azaltıyor. Ülkemiz için bir enerji kaynağı olarak kullanılsa epey bir faydası olur, çünkü tam bir doğalgaz düşmanı. Esaslı bir yorgan; elyaf, kaz tüyü vs yorganlara benzemez. Karakter sahibi yani.
Akkuyu Nükleer santrali için nükleer reaktörü çevreleyen koruyucu kılıf niyetine kullanılması için de birilerine sesimi duyurmak istiyorum, belki kimsenin aklına gelmemiştir.

***

Bir an önce bayram, tatil filan gelse de anneanneme gitsem, yaptığı yemekleri yesem sonra beni yatırsa diye beklerim. Şu yaşıma geldim halen o yorganı üzerime örtünce anneannem, çocuk gibi seviniyorum. Ne kadar ağır olursa olsun mis gibi koku, o huzur, o güven hissi başka neyde var ki ? Bir de geceleri yorganın üzerine ekstradan battaniye örtmek için pamuk bir anneanneniz varsa işiniz gerçekten zor :)

Bide bu yorganın kardeşi var “boyunbüken” diye. Hani bir yastıkta kocayın diye yapılan, başıyla sonu arasında saat farkı olan yastık. Onu da sonra yazmak üzere buraya not düşeyim :)

Allah her çocuğa, benimle aynı hislere kapılıp iç çekenlere babaanne/anneanne evinde 500 kiloluk beton yorgan altında geçirilen geceler nasip etsin.